Terra Madre/Toprak Ana (II)
Defne KORYUREK
Slow Food'un Terra Madre'ye davetini aylar once, Fikir Sahibi Damaklar semsiyesi altinda bir ascilar/yemekciler isbirligini hayal ederken aldim. Bes kafa bir vucut olamadik o vakit ve aslen kalabaliklardan urken, bu daveti de kendinden cok FSD icin kabul eden ben, Haziran ayinda FSD'den de isbirlikcim ve Dukkan'dan ortagim Emre'yle kalakaldim; hayallerim ve davet mektubu cebimde, bu is olmaz diyenlerin de yakasinda kirmizi kurdale.. Gururla kabul ettigim halde Toprak Ana delegesi olmayi, vaktiyle, haliyle iltifat sayarak hem de, hayalini birlikte kurdugum bes kafanin yoklugunda o gurur yerini bir bosluga birakti. FSD durdugundan, bittiginden falan degil (dergi yilbasinda cikiyor) ama eksik geliyor bir seyler. Insana mahsus bir baglilik, bir aidiyet durumu sanirim. Her neyse... Basaramadiklarimiz, bir sonra yola cikip basaracaklar icin on hazirliktir, diyorum.
Zaman gecti, vakit oldu Terra Madre vakti. Biz de FSD'yi temsilen Emre'yle ciktik yola. Torino'ya..
Organizasyonun becerisine dair pek cok supheyle basladi seruvenimiz. Emre'nin cinsiyetinden, yaptigi ise, benim bilette yer alan, basima is acmasi garantili kizlik soyadima.. pek cok siradan karisikligin yani sira vardigimizda kimin bizi karsilayacagi, nerede kalacagimiz, hangi atolyelerin oldugu, bizim katilmamiz beklenen etkinliklerin listesi gibi yasamsal bilgiler bile varmadi elimize. Biraz cahil cesareti, biraz da davet edilmis olmanin verdigi hafif utandiran ama ayni zamanda pek sen sakrak bir gururla karisik, lezzetli bir profesyonel merakla... atladik gittik. Dusunun. Ucustan bir gece once gecti, katilan diger Turk yemekcilerin listesi elime; o da "acilis seramonisinde bayraginizi kim tasiyacak" diyen endiseli bir mail sayesinde! Bir ic yazismayla Musa Dagdeviren'i onerdim. Ancak Torino'daki organizasyonun L'Università degli Studi di Scienze Gastronomiche munasebetiyle parcasi, Refika bagiyla da ailemin uyesi Tangor (Tan) israrli bir yazismayla, bayragi, benim tasimami tercih edeceklerini bildirdi. Turkiye'yi temsil edenin sacinin bir kismi yesil bir kadin olmasi saniyorum bazi mesajlari tasimayi kolaylastiriyor: gozunu sevdigim modernite! Ama Tangor'u de severim ve bu tartismaya girmek icin gec, cok gec bir saatti. Oluruna biraktik isleri, hayirlisi diyip. Iyi de etmisiz! Ucak vakitli indigi halde gelen delegeleri toplayan gonullu Slow Food calisanlarina ragmen, acilis seramonisine ancak 10 dakika kala varabildik Oval Lingotto sahasina. Bavullar elimizde ve nereye gidecegimizi bilememenin agirligi uzerimizde... Bayragi ne Musa bey tasidi haliyle, ne de ben: cok sukur, Tangor tasidi. Gururla, elbette.
Alana varisimizdan itibaren, bindigimiz otobuslerin duzeni, cantalarimizi terkettigimiz cadirlar, gitmek uzere yonlendirildigimiz alanlar... hepsi urkutucu bir kaos icinde gerceklesti. Simdi. Dikkatinizi cekmek isterim. Binlerce kisinin dunyanin binlerce noktasindan gelip Torino'ya vardigini dusunun. Havaalaninda karsilandiklarini ve Fiat binasinin (evet, su catisinda araba test suruslerinin yapildigi efsanevi bina) yanina, Olimpiyat Koyu'nun kosesindeki fuar alanina tasindigini hayal edin. 6000 delege. Herbiri bir baska noktasindan geliyor dunyanin. Haklarini vermek gerek. Organizasyonu son derece agir bir topluluk, bu. Ama elimizde bir bilgi kagidi olmadigini, bizi bekleyen programin akisini bilmeyisimizi ve bizi karsilamaktan sorumlu Italyanlar'in geleneklerine uygun bir sekilde Ingilizce bilmediklerini ve dolayisiyla konusamadiklarini ve haliyle bizim de Fransizca'dan donusturulmus bir dille anlasmaya calistigimizi, tasavvur edin. Aynen. Kaos bu iste! Dolayisiyla Tangor'u bayragimizi tasirken gorebilmis olmak bile yeterliydi, mutlulugumuz icin. Kimin tasidigi da konu degildi, zaten.
Devami, yarin..
Kasım 01, 2006
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder