Tam bir sene önce, 2009 Şubat’ının başında, yaklaşık 10 kişi, Fikir Sahibi Damaklar olarak İstanbul Halk Ekmek tesislerini ziyaret ettik. O günlerin taze üyelerindendim ve gruptan yazılarını takip ettiğim efsane isimlerle ilk kez yüz yüze geleceğim için oldukça heyecanlanmıştım. Defne Koryürek, Aylin Tan, Ayfer Yavi ve toplantıya sonradan katılan Ahmet Örs katılanlar arasındaydı ve benim için iş-güç-yağmur-çamur demeden tek yol bu kısa geziye katılmaktı. Heyecanım, bizi sıcacık karşılayan Emine Hanım ve ekibinin heyecanıyla bastırıldı.
İçeri girer girmez fırından yeni çıkmış ekmek kokusu
Geçenlerde twitter’da fikir bildirdik arkadaşlarla, vatanseverlik nedir, bu duygu nereden gelir, diye… Benim için, vatanseverlik, ekmek kokusudur. Sıcacık ekmeğin ucundan azıcık koparıp, içinizden annenizin “cık,cık” diyen sesini duyabilmek, evin bildik yolunu hiç düşünmeden ayaklarınızın bulduğu, ait olduğunuz sokaklarda size ait bir kokuyla aheste aheste yürüyebilmektir, vatanseverlik. Sıcak ekmeği yeni fırınından çıkarmış bir fırının yanından bir daha hiç geçemeyeceksin deseler, bu gurbet olurdu, yoksunluk olurdu benim için, istemezdim.
İstanbul Halk Ekmek, işte hepimiz için bu duygunun adeta timsali. Koridorlarında dolaşırken iliklerinize kadar kokladığınız ekmek kokusu, bunun ispatı. 1978’de kurulduğu günden bu yana misyonlarını:
A) Ekmekte standardı oluşturmak, sağlık ve hijyen konusunda girişim örneği oluşturmak
B) Fiyatların belirlenmesinde düzenleyici rolü oynamak
C) İstanbul’da, bugün, günde ortalama 2 milyon adet ekmek israfının olduğunu düşünürsek, israf, emek, açgözlülük konularında halkı eğitmek için çalışmalarda bulunmak
olarak anlattı Emine Hanım, anne şefkatine yakın üslubuyla ve 7/24 çalışma hayatını paylaşırken bizimle.
2 yaşında bir çocuğun günlük ihtiyacını karşılayan ekmek
Eskiden, Osmanlı zamanlarının görkemli saray günlerinde, eşsiz bir ekmek yapılırmış. Bu ekmeğin bir dilimi, 2 yaşındaki bir çocuğun günlük beslenme ihtiyacının tümünü karşılarmış. Bu rivayeti bize aktaran Emine Hanım, ekmeğin, temel bir gıda olmanın ötesinde, kutsallığını, emeğin değerini, israf edilen ekmeğin önlenebilse, yoksulluğun dahi çözümü olabileceğini anlatıyor. İstanbul Halk Ekmek, tüm bu misyonları üzerinde taşırken, modern üretim tekniklerini de kullanarak AR-GE laboratuarında kendi çalışanlarının geliştirdiği çöl-yak hastaları için glutensiz ekmek, tuzsuz ekmek gibi ürünleri de seri üretimine dahil ederek 35 farklı ürünü 3 büyük fabrikada üretiyor.
Sözleşmeli Organik Tarım Projesi
İstanbul’un ekmek ihtiyacının yaklaşık %15’ini karşılayan IHE’nin, biz FSD üyeleri için alkış tutulacak projesi ise bir sosyal destek projesi olarak 5 sene önce başlatılan Sözleşmeli Organik Tarım Projesi. IHE yetkilisinin, ancak memleket sevgisi, insan sevgisiyle mümkün olabilecek bir özveriyle, 10 doğu ilimizde (Artvin, Ağrı, Bingöl, Bayburt, Erzurum, Erzincan, Ardahan, Kars, Muş, Sivas) gerçekleştirdiği denetimler ve alım süreçlerinin oluşturulması sonucu, organik üretilen buğdayın toplanması, parmakla gösterilecek kadar azalan taş değirmenlerde öğüttürülerek fabrikaya ulaştırılması ve %100 doğal ekşi maya ile seri olarak organik ekmek üretimine dönüştürülmesi projenin esasını oluşturuyor. Bu proje kapsamında güdülen amaçlar arasında:
* Organik üretim yapan çiftçinin teşvik edilmesi, üretimin piyasanın alım dengelerinden etkilenmeksizin sürekli hale getirilmesi
* Organik un ve organik ekmek üretiminin piyasada teşvik edilmesi
* Yerel tohumların korunması, tescillenmesi
* Taş değirmenlerin aktif hale getirilmesi,
* Ekmekle gelebilecek sağlık ve doğru beslenme konularına vurgu yapılabilmesi
* Geleneksel değerlerin korunması, sürdürülmesi, yok olmaması
hedefleri var.
Hepimiz son derece etkileniyoruz. Projenin temsil ettiği değerlerin sürdürülmesi, desteklenmesi için ne yapılabilir sorusunu tartışıyoruz. Talebin artması, tüketicinin bilgilendirilmesi, reklam/tanıtım işlerinin ciddiye alınması, üretilen ekmeğin kalitesinin detaylı anlatılması hep üzerinde konuştuğumuz konular. Yine de, IHE yetkilileri ekliyor: “bu proje bir sosyal destek projesi. Karlılık durumu projeye engel değil. İstanbul Halk Ekmek projesinin tümü aslında, karlılık hedefinin en üst sırada olduğu bir proje değil. Aksine, amaç üreticiyi olduğu kadar tüketiciyi desteklemek, piyasa dengesini oluşturmak ve tüketici haklarını gözetmek”
Her birimize hediye edilen fırından taze çıkmış organik ekmeklerimizle birlikte ve projenin 5+5 sene sürdürülebilineceği temenni ve umuduyla gezimizi noktalıyoruz. Gözlerimizin hafızasına kaydettiğimiz kocaman hamur karma makineleri, dayanılmaz sıcaklıkta pişirme fırınları, mayalanma tankları ve paketleme bantlarıyla sessizce çalışan 15.000 m2 lik gururumuz tesis, zihnimiz üzerinde günlerce etkisini yitirmiyor.
Tam bir senedir, marketlerde, kiosklarda bu ekmegi arıyorum, taze lezzetli unlarını almak için yolumu Metrocity’deki dükkanına düşürüyorum.
Tüketici olarak beni doğru bir alternatifle tanıştıran, farkındalığımı üst noktalara taşıyan bir geziydi. İyi ki varız FSD dedirten…
Şimdi, durdurulduğu açıklanan proje, bu proje, işte. Neden diyorum içimden, her iyi şeyin bir sonu var. İçimden geçirmekle kalmıyorum, Fikir Sahibi Damaklar yazışma grubumuzda tartışıyoruz ve tüketici hatlarını kullanarak bu sorumuzu İstanbul Halk Ekmek’e yöneltiyoruz. Cevap: Sözleşmeli Organik Tarım Projesinin hedefi, organik üretim yapan çiftçinin teşvik edilmesi, ve sürdürülebilir bir üretime geçmelerinin sağlanması idi. Kabaca IHE diyor ki, “misyonumuzu tamamladık”. Bundan sonra da, organik üretime devam edeceğiz. Ama sözleşme kapsamında değil, ihtiyacımız olduğu kadar, ve talep geldiği kadar.
Sevgili dostlar,
tüketici olarak bu projenin değerini görmeli ve bilmeliyiz. Bu projenin sözleşmelerle garanti olup olmaması bizim ihtiyacımızı belirlemez. Bizim ihtiyacımız, iyi, temiz, adil olandır. IHE’nin organik ekmek ve un üretimi iyi, temiz, adildir. Tercih etmeye, talep etmeye devam ettiğimiz sürece raflarda yerini korumaya devam edecektir. 5 sene boyunca yerel tohumlarla organik buğday üreten üreticiye sahip çıkmak için, tercihimizi bu ekmekten, bu undan yana kullanalım. Hem kiosklarda, hem IHE’nin tüketici hatlarında bu ekmeği ve organik unları talep etmeye devam edelim. Tüm ekmek üreticilerinden aynı kaliteyi talep edelim.
-Banu ERGİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder