Ocak 18, 2010

En son ne zaman bir balıkçıya girip balık aldınız bilmiyorum, ama, bu yıl tezgahlarda lüfer bulunmadığı, bulunduğunda da bebek boyutta lüferin tane fiyatının 20-25 tl olduğunu görmüş olmalısınız. Zira lüferin soyu tükeniyor. Torik, palamut, kefal zaten bir hayal. Boğaz'ın balıkları değillermiş hiç gibi, uzak diyarlardan geliyorlar. Karadeniz'de de ne kılıç var artık, ne orkinos, ne de uskumru... Boğaz'daysa istakoz, midye ve tarak eski bir zamanın puslu hikayelerinden öte değiller.

Lüfer de gittiğinde, hatırlanacak ne kalacak Boğaz'ın lezzetlerinden?

Ahbap olduğunuz işletmelerle konuşun, balıkçınızla konuşun. Lüfer neden yok, öğrenin.. Çocuklarınıza soyu tükenen bu balığın lezzetini; yokolanı tüketmeninse açgözlülük olduğunu anlatın. Lüferin soyunu korumanın gurur meselesi olduğunu söyleyin, ve bu uğurda yemeyeceğiniz balıkları tanıtın onlara. Etraflarında akan suyun renginden başka değeri olduğunu gösterin. Tüketici olmakla yetinmelerine izin vermeyin çocuklarımızın, sürdürülebilir bir tüketimi destekleyin: lüferle başlayın.

Neticede, lüfere İstanbullu sahip çıkmayacaksa, kim çıkacak! Di mi?

7 yorum:

Defne Koryurek dedi ki...

bu arada, kaybettiklerimizi hatırlamak amacıyla: "bu balığın 10 cm’den küçüklerine defneyaprağı, 10-15 cm arasındakilere çinakop, 15-20 cm arasındakilere “
sarıkanat, 20-30 cm arasındakilere lüfer ve daha büyüklerine kofana adı verilir.."

Defne Koryurek dedi ki...

Aralık 2009 fiyatlarıyla durum:

Lüfer: 20-22 TL(tane)
Sarıkanat: 20-25 TL(kilo)
Çinakop: 15-17 TL(kilo)

(Vatan gazetesinin 14 Aralık tarihli haberi referans alınmıştır..)

Defne Koryurek dedi ki...

bir de lüfer ne yer, onu öğrendim. paylaşayım: hamsi, uskumru, kolyoz, istavrit, sardalye gibi sürü oluşturan balıkları...

http://denizlerefsanesi.blogspot.com/2009_10_01_archive.html

Defne Koryurek dedi ki...

"Temel yem balığı(hamsi-sardalya-istavrit) olan türlerde kotalı avcılık sitemine gidilse 10 değil 3 sene sonra semeresi görülür. Bu balıkların yüzlerce tonu bir günde avlanıyor o gün para ederse satılıyor etmez ise çöpe dökülüyor.Balık bitmezmişcesine har vurup harman savuruluyor, oysa bu balıklar diğer predatör türlerin varolma nedeni. Ne zaman balıkçıların ana kazanç kapıları bu balık olmaya başladıysa arkasından diğer türler azalmaya başladı. Lüfer-palamut azaldı çünkü bu balıklar küçük boydayken popülasyonlarını besleyecek miktarda küçük balık yok. Denizdeki çinekopun acınacak halini şöyle özetleyeyim. Çinekop şu anda açlıktan kendi boyundaki istavrite atlamaktadır çünkü yiyebileceği daha ufak bir balık bulamamaktadır. Böyle giderse lüfer her sene bir öncekinin yarısı kadar azalarak yokolacak marmaradan.O yüzden diyorum ki hamsi-sardalya-istavrit üçlüsünün avları kotaya bağlanmalı, fazla balık yakalanması sadece çöplükteki martılara yarıyor. Temel yem balıklarının artması diğer türlerin sayısının doğrudan artmasını sağlayacaktır."

İstanbul'dan Yücel Usta, Zıpkıncı forumunda yazmış (http://zipkinci.com/deniz-sohbetleri/20082-baltabas-karagoz-avi-yasaklanmalimi.html)

Banu Ergin dedi ki...

ne yaparsam yapayim, anladim ki, hizina yetismek, mumkun degil!

:))

banu e.

Bad'lik Amiri dedi ki...

http://haber.sol.org.tr/ekonomi/gurcistan-dan-hamsi-ithalati-basladi-haberi-22146

beste dedi ki...

ben kucukken palamut, lufer akinlari olur gunlerce balik yerdik. Lufersiz bir bogaz ve Istanbul dusunemiyorum cok aci gercekten. Lufer zaten azalmisti cinekop ve sarikanatla idare ediyorduk 3 sene once. Hizla yokoluyor demekki yazik...